Prp Nedir ve Etki Mekanizması Nasıldır?
Kişinin kanının özel tüplere alınıp, özel bir santrifüj işleminden geçirilmesi ve sonrasında trombosit denilen hücrelerden zengin olan kısmının hastaya tekrar geri verilmesi işlemidir.
Önceleri trombositlerin yara iyileşmesinde sadece pıhtılaşma kısmında rol oynadığı düşünülürken, son yıllardaki bilimsel çalışmalarda trombositlerin pek çok önemli hücreyi aktive ettiği böylelikle doku yenilenmesini ve iyileşmeyi hızlandırdığı tespit edilmiştir. Bunu da içlerinde ihtiva ettikleri büyüme faktörleri yardımıyla yapmaktadırlar. Aktive olduklarında büyüme faktörlerini salgılayarak fibroblastların kollajen sentezlemesini ve yeni kılcal damar oluşumunu arttırırlar. Yaş ilerledikçe büyüme faktörlerinin üretimi ve seviyesi azalır. PRP ile hedef bölgeye kan dolaşımı ile taşınabilenden çok daha fazla sayıda platelet ve içerisinde bulunan büyüme faktörü ulaştırılmaktadır.
Normalde trombosit konsantrasyonu 200 000 platalet/ul iken, PRP’nin etkili olması için yaklaşık 1 000 000 platelet/ul olmalıdır. Plateletleri aktive etmek için de trombin ya da kalsiyum kullanılır.
Cerrahi prosedürler için geliştirilen PRP, dermatolojide kronik yara ve ülser bakımında kullanılmakta olup son yıllarda da estetik tıp alanında kullanıma girmiştir. Estetik tıpta; cilt gençleştirme, saç dökülmesi (özellikle androgenetik alopeside), akne skarları ve melazmada kullanılır. Ama en etkili olduğu alan saç dökülmeleridir.
2-4 haftada bir 3-6 seans yapılıp yılda bir kez de idame tedavisi önerilir.
20-30 dakika süren lokal anestetik uygulaması da dahil olmak üzere yaklaşık 1 saat sürmektedir.
Etkinin görülmesi 8-12 hafta sonra ortaya çıkar, PRP daha çok ileriye yönelik yatırımdır.
Trombosit sayısı kritik azalması olanlar, pıhtılaşma faktör eksikliklerinde, sepsis (kanda enfeksiyon), antikoagulan tedavi alanlarda, alerjik hastalarda, hamile ve emzirenlerde, akut ve kronik enfeksiyonu olanda, tümör varlığında ve otoimmün hastalığı olanda yapılmamalıdır.
Kızarma, morluk gibi enjeksiyona bağlı yan etkiler görülebilir.